22 Eylül 2011 Perşembe

Yeniden doğmak...

Dün muhteşem bir gündü. Benim 41 yıl önce dünyaya merhaba dediğim ilk gün... Sevgili arkadaşlarım, ailem, beni yıllar sonra hatırlayıp arayanlar, hediye getirenler, mesaj atanlar, yurtdışından arayanlar... O kadar çok kişi ile konuştum ki yeniden doğmuş kadar oldum. Beni çok ama çok mutlu ettiniz. İyiki varsınız!

Bu vesile ile blogu tekrar aktif hale getiriyorum ve ilk duyuruyu yapıyorum.

Yap Yapıştır Atölye'de 13 Ekim 2011 Perşembe günü saat 10.30'da scrapbooking atölye çalışmalarımıza başlıyoruz.
...
Bu keyifli çalışmalara katılmak ister misiniz?

13 Nisan 2010 Salı

Bu yıl 9 Mayıs'ta...

"Yahu Anneler günü mayısın birinci pazarı mıydı, ikinci pazarı mı?" diyenlerdenseniz eğer, benim gibi google'dan sorgulama yaparsınız, sonra da gün yaklaştıkça "Bu sene anneme değişik ne alsam acaba?" diye kara kara düşünmeye başlarsınız.

Belki bu konuda size yardımcı olabilirim diye düşünüp tasarımlarıma ve üretimlerime başladım.

25 x 25 cm
Doğa orkestrasının çaldığı senfonide eşsiz bir ezgi olan annenize, duygularınızı bu tablo ile ifade etmek isterseniz eğer, ona ait birkaç fotograf ile birlikte navaro.sara@gmail.com dan bana ulaşabilirsiniz.
Tekrar görüşmek dileğiyle...

2 Nisan 2010 Cuma

Şaka gibi...

İnanamıyorum! Tam 1 ay geçmiş. Yoğun ve koşturmacalı bir ay... Dolu dolu ama keyifli.
Geçen süreye bir göz atıyorum da, son yazdığımdan beri mevsim bile değişti. Hatta zamandan 1 saat koparıp kendi zamanımıza ekledik ve günler uzadı sanıp teselli bulduk. Laleler şehrimize renk kattı. Ağaçlar çiçek açtı. Kediler yavruladı. Bahar yağmurları bizi ıslattı. Bazılarımız gençleşti, bazılarımız yaşlandı. Bunlardan bir tanesi şöyle bir hediye aldı:

Metin Bey tenis oynayarak geçirdiği zamanlardan çok keyif alıyormuş. Metin Bey'in 31 Mart tarihinde doldurduğu 45. yaşgününü farklı bir hediye ile kutlamak isteyen Beril Hanım, bana blog aracılığı ile bu isteğini bildirdi. Kendisiyle tanışıp, biraz sohbet ettikten sonra Metin Bey hakkında edindiğim izlenimlere dayanarak böyle bir tablo tasarladım ve hazırladım.



Her isteyen aslında "Yenilmez Adam" olabilir. Bu sırrın kilidi "Yenilmez Adam"ı işaret eden okun ucunda asılı duruyor. Anahtarı sadece sizde olan bu kilidi yine sadece siz açabilirsiniz.



Sevgilerimle,

2 Mart 2010 Salı

Kaçan zamanlara ithafen...

Saniye ibresi tam karşımda hızla dönüyor. Gözümle yakalamaya çalışıyorum, zorlanıyorum; durdurmaya çalışıyorum, durduramıyorum; kalbimi dinliyorum, boşver sen zamanı - keyfine bak, tadını çıkar diyor; beynimi dinliyorum, zamandan bahsetmek dahi istemiyor.

Ne yapsam da zamanla bir olsam diyorum, veee...

Ona kendimce bir anlam katıyorum. Zamana değer veriyorum. Kaçırdığım zamanlardan af diliyorum. Gelecek olanlara ise fırsat tanıyorum. Tüm pencerelerimi açıyorum ve onun her saniyesi ile dost oluyorum.

Sevgili dostlarım,

Bu değerli dostumu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Umarım sizler de onun değerini bilirsiniz.
















22 Şubat 2010 Pazartesi

Bir genç kız...

Artık bir şehir efsanesi olmuş beyaz atlı prens ile, onunla baloda dans etmek için periden destek alan masum prenses masal kitaplarını süsleyedursun, biz zamane kızlarına bir göz atalım.

Gardrobu altüst edip uygun kıyafeti bulamadığı için randevusuna geç kalan, film artistlerine özenip onlar gibi olmaya çalışan, anne-babayı finansal fonksiyonları nedeniyle lüzumlu gören, geçen sene aldığı cep telefonunun artık çok demode kaldığını düşünen, erkek arkadaşından facebook mesajıyla ayrılan, en güzel araştırma metodunun copy-paste olduğunu sanan bir nesil ile karşı karşıyayız. Çevremde gördüğüm kadarıyla anneler bu duruma daha fazla adapte olmuşlar, ancak babalar hala kabullenmekte zorlanıyorlar.

Bir genç kız babasının bu durumunu fark etmiş, onu biraz olsun teselli edebilmek için ona bir armağan vermek istemiş. Ve bakın ortaya ne çıktı...


Bir gün prensimi bulacağım ama babam hep Kral kalacak!