Ben Kimim?
Yılın son
günü geldi çattı. Ümitle beklediğimiz 2024 de acı tatlı hatıralarıyla bitti. En
zor günler babamın gidişine şahit olduğum günlerdi. Tesellim ise bana
yaşattıkları, öğrettikleri ve miras bıraktığı o güzel hatıraları oldu. Üç gün
önce de serseri ruhlu şirinlik abidesi kedimiz Salsa’yı dedesinin yanına
uğurladık. Bir yandan kayıplar, hastalıklar ve sevimsizliklerle cebelleşirken
öte yandan güzellikler de hiç eksik olmadı. Keşke hepsini bir bir not
edebilsem! Fakat ne yazık ki o kadar eli çabuk değilim. Yazmaya kalksam 5 gün
düşünmem gerek bir sayfa not çıkarmak için. Boşver gitsin. Ama son günlerde
okuduğum bir kitaptan bahsetmeden bu seneyi kapatmak istemedim.
İtalyan
yazar Luigi Pirandello’nun “Biri Hiçbiri Binlercesi” isimli kitabı beni çok
düşündürdü. Kitabın konusunu anlatmayacağım. Google’a yazdın mı çıkıyor zaten.
Ama kaygısı çok önemli. Ben kimim? Ben Sara’yım, evet ama olduğumu sandığım
Sara mıyım gerçekten? Ya da beni oldurmaya çalıştıkları mıyım? Ya da belki
herkese göre farklı bir Sara’yım. Herkes beni kendi penceresinden, kendi
perspektifinden, kendi algısından görüyor. Hatta kendi algıladıkları ile
gördükleri Sara arasında bile fark vardır mutlaka. Bana atadıkları, layık
gördükleri ve görmedikleri vasıflar vardır illaki. Her ne kadar bazı vasıfları
ben kendimle özdeşleştirmesem de ya da tıpatıp öyle düşünsem de, öyle olsam da
olmasam da… Düşünsene! Benden binlercesi var demek ki… Kızlarımın her birine
göre, anneme göre, babama göre, sevdiceğime göre, arkadaşlarımın, komşularımın
her birine göre, eski eşime göre, kedilerime göre, irtibatta olduğum ya da bir
an için yolumun kesiştiği insanlara göre ve tabi ki kendime göre apayrı bir
Sara var. Ve belki de bütün bu saydıklarıma göre olan Sara ile gerçek/mutlak
ben arasında bile fark var. Kitaptaki karakter Vitangelo Moscarda’ya bu
sorgulamayı yaptığı için delirmiş gözüyle bakıyorlar. Henüz bitirmediğim için sonunu
ben de bilmiyorum. Fakat kitap bana güzel bir ufuk açıyor. Ve soruyorum: Ben
kimim?
Bekle beni
2025…