içimdeki ben etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
içimdeki ben etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Şubat 2024 Çarşamba

KUMRU



Geçen hafta, sevdiceğim bir kumrunun ağzında çerçöple gelip gittiğini görmüş. Balkonda bir yerlere yuva yapacak galiba diye bana söylemiş, ama ben unutmuşum. Cumartesi günü çiçeklerin dibini kontrol ederken üstteki saksıya bi elini atmış, eli kumruya değmiş. Kumru kaçmamış. Böylece artık orada kumrunun kuluçkaya oturduğunu anlamış.

Ben bunu öğrendikten sonra, habire kumruyu izlemeye başladım. Saatte bir gidip bakıyorum. Kumru sağa döndü, kumru sola döndü... Derken araştırma yapmaya başladık. Kuluçka ne kadar sürer? Süreç nasıl ilerler? Yavru kuşlar solucan mı yer? Hepimiz heyecanla sürece katıldık. Evimizin nüfusu artacak ne de olsa! Fotoğraflar çekiyoruz, kumru dünyası hakkında bilgiler topluyoruz, korkutmamak için balkona bile çıkmıyoruz. Takiplerim esnasında kumrunun altındaki iki yumurtanın fotoğrafını bile çekebildim.

Süreç benim için o kadar heyecan verici ve duygusal boyutlardaydı ki içimden geçen duygu patlamalarına engel olamayıp olmadık işler yaptım. Biliyorsunuz, buraya olaylardan çok, olaylarla ilgili duygularımı, çıkarımlarımı not ediyorum. İşte o süreçte "içimdeki ben" bir şeyler söylüyordu. Ama kumru hakkında okuduklarım aynı şeyleri söylemiyordu. Okuduğum paylaşımlarda kuluçkaya oturan kumru için bir kap su, biraz ekmek kırıntısı ya da ıslatılmış bulgur koyduk filan diyorlardı. İçimdeki ben ise buna itiraz ediyordu. Yuvasını oraya yapmayı seçmiş olan kumru, beslenmek ve ihtiyaçlarını görmek için ne yapacağını bilir. Benim buna müdahale etmeme gerek yok, hatta müdahale etmemem gerek diyordu içimdeki ben. Bunu dillendirip söylediğimi de hatırlıyorum. Fakat dün sabah "içimdeki ben"i zaptedemedim.  Yahu ne çıkar, biraz su biraz kırıntı koy bir yere, isterse yer istemezse kalır dedim. Halt ettim! İçimdeki ben başka bir şey daha söylüyordu: Bu süreç kendi gidişatında ilerlesin, döngü tamamlandıktan sonra sosyal medya ortamına aktarırsın diyordu. Yok! Ben ne yaptım? Aman olanları unutmayayım, gün gün kaydedeyim, instagramda facebookta filan dursun diye diye ilk dört günü paylaştım. Oo... Beğeniler, alkışlar, kalpler, öneriler, kumrunun yuva yapma şekline sövmeler, 15.günün fotoğrafını bekleyenler... Neler neler! N'oldu şimdi?

Dün o paylaşımları yaptıktan 3 saat sonra, baktım kumru yerinden kalkmış. Şu yumurtalara bi bakayım yine dedim. Tabureye çıktım. Ne göreyim?! Yumurtanın biri yok! Nasıl olur? Karga mı kaptı acaba? Kumru nerede? Sorular, sorular... Bekleyişler... Kaygılanmalar... 

Bir süre sonra kumru geldi, yumurtanın üzerinde dolandı gitti, geldi dolandı gitti, geldi dolandı gitti... O sırada hastaneye babama gitmem gerektiği için izlemeye devam edemeyecektim. Bu sabah yataktan kalktım, ilk iş yuvaya koştum. İkinci yumurta da kayıp! Yuva boş. Otur düşün dostum! Saatlerdir olanları düşünüyorum. Çeşitli senaryolar üzerinde durduktan sonra mevzunun şöyle cereyan ettiğine inanmak istiyorum:

Su ve ekmek kırıntısı koyduğum kap benim kedilere ait. Yıkanmış temiz bir kap, fakat belki de kumru bu kabın kedilere ait olduğunu bir şekilde sezinlediyse, deneyimlerinde bu tür kaplarla ilgili kötü anıları olduysa yuvanın güvenli olmadığına kanaat getirmiş olabilir. Bunun üzerine yumurtaları taşımıştır belki diyorum. En azından bu masum senaryo olup bitenleri dramatize etmeden hatıralarıma yerleştirmemi sağlıyor. Fakat başka bir farkındalığa daha vesile oluyor: 

Bazen marifet yaptığımızı sanıp bir çuval inciri berbat edebiliyoruz. İçimizdeki ben, bilge bir ben. Herkesin kendi bilge bir "ben"i var. Fakat çoğu zaman şartlanmış "ben" daha çok şey bildiği sanrısına kapılıyor ve kendini ispatlamaya girişiyor. İşte o zaman olanlar oluyor. Zihin kafasının dikine gidiyor. Olaylar ise sarpa sarıyor. Oturup biraz düşününce, zaman zaman içimdeki bilge beni dinlemediğimi İTİRAF EDİYORUM.

Balkonumdan bir kumru geldi, geçti. Doğaya selam olsun!



Instagramda Kumru Günlüğü için: